Böylece, Mysia’dan geçip Troas’a geldiler. Burada gördüğü rüyada bir Makedonyalı “Bize yardım et” diye yalvarıyordu. Şimdi yeniden liman kentlerini dolaşacaklardı. Bu kez yanlarında Aziz Luka vardı ve Aleksandereia Troas’tan kalkan bir gemiyle Semadirek’e, ertesi gün de Neapolis’e (Kavala) geçtiler ve oradan Philippi’ye… Artık Makedonya’da, Luka’nın memleketindeydiler.
Burada da Paulos gaipten haber vererek efendilerine çok kazanç getiren bir hizmetçi kızın ruhunu huzura kavuşturur. Olup biten kızın efendilerinin çıkarlarına dokunmuştur; “Bu adamlar Yahudi’dir, şehrimizi çok karıştırıyorlar ve Romalı olan bizlere kabul etmek ve yapmak caiz olmayan âdetler ilan ediyorlar” diyerek Silas ile Paulos’u agoradaki hâkimlerin önüne sürüklediler. Mahkeme, “değnek cezası” dedi. Meydanda sopalanıp zindana atıldılar.
Sonraki duraklan Amphipolis ve Apollonia’dan geçerek geldikleri Selanik’ti. Burada Yahudilerin havrası vardı. Burada da konuştu ama yine gürültü çıktı. Önceki uğrak yerlerinden gelen birileri “Bunlar, İsa adında bir başka kral olduğunu söylüyorlar. İsa’yı, imparatordan üstün tutuyorlar” diyordu. Kaçarcasına Yunanistan’ın büyük bölümünü atlayarak Beroia’ya oradan da Atina’ya; stoacılar ve Epikurosçular başta olmak üzere çeşitli filozofların cirit attığı entelektüeller memleketine…
Saçlarımı keseceğim
Atina’dan Korinthos’a gelen Paulos burada bir yıl altı ay oturdu. Bu süre içinde pek çok kişi iman edip vaftiz oldu. Korinthos’tan ayrılma vakti geldiğinde Paulos yanlarında kaldığı aileye, “Tanrı’ya adağım var, saçlarımı keseceğim” dedi, putperestlikten Yahudiliğe geçmiş bir geleneği yerine getirdi: Saçlarını kesti ve Yerşualim’de “Kutsallar Kutsalında yakmak için sakladı. Buradan denize açılarak Ephesos üzerinden Caesarea Maritima’ya geldiler. Daha sonra karadan Kudüs’e geçip oradan da yeniden Antakya’ya döndüler.
Antakya kilisesini üs tutmuş Paulos, üçüncü yolculuğu sırasında uzun süre Ephesos’ta kalır. Tam üç yıl. Ephesos, kuruluşundan o güne gelinceye değin bütün zamanların en önemli kentlerindendi. Paulos, burada başka yerlerde yaptığından çok değişik işler yapmadı. Vaazlar veriyor, öğrenciler yetiştiriyordu. Yahudilerle tartışmaları sarpa sarınca, hemen hemen bütün zamanını öğrencilerine ayırdı. Ancak burası, başka pek çok özelliğiyle birlikte Artemis’le ünlü bir kentti ve Paulos’la dönemin kuyumcuları arasında başlayıp büyüyen karmaşa da bu nedenle çıktı. Demetrius adlı kuyumcu, meslektaşlarına ve yaptıkları Artemis heykelciklerini alıp satanlara yakındı: “Efendiler, bilirsiniz ki, zenginliğimiz bu iştendir.
Ve görüp işitiyorsunuz ki, bu Paulos ellerle yapılanlar ilahlar değildir diyerek yalnız Ephesos’ta değil, fakat hemen bütün Asya’da birçok halkı kandırıp saptırdı; ve tehlike yalnız bu bizim sanatımızın itibardan düşmesinde değildir (…) tanrıçanın azametinden indirilmesidir”.,, diyerek karışıklık yarattı. Büyük tiyatroda bunu işiten binlerce kişi iki saat boyunca bağırdı:
“Efeslilerin Artemis’i uludur!..”
Read More about THEKLA SÖYLENCESİ