İncil yazarları sonradan davayı muhtemelen kasıtlı olarak değiştirerek aktarmıştır: Pilatus, elinden gelse İsa’yı af kapsamında serbest bırakacak, «Günah benden gitsin!» tavrı içinde, duraksayan yargıç olarak betimlenir. Ölüm cezasında ısrar edenler «Yahudiler»dir. Ancak Markos ve halefleri metinlerini kaleme alırken, Hıristiyanlar Yahudilikten dönüp onun muhalifi olmuşlar, aynı zamanda İsa’nın ölümünden sorumlu olan Romalılar arasından da yeni yandaşlar edinmeye çalışıyorlardır.
Gerçekten de Pilatus, alışkanlığı olduğu üzere, bu kez de davayı kısa tutmuş olsa gerek. İsa’yı muhtemelen seditio (ayaklanma) ya da perduellio (devlete ihanet) ile suçlar. İsa’nın Pilatus’tan duyduğu son cümle, formülü belirlemiş olsa gerek: «Çarmıha çıkacaksın.»
Ardından İsa hemen, Romalılarda âdet olduğu üzere, infaz komuta askerleri tarafından götürülür. Giysisine el koyarlar, onunla alay ederler, onu horribile flagellumldi kamçılarlar – kemik parçaları, dikenler ya da kurşun topaklarıyla donatılmış derin yaralar açan bir deri kayış.
Çarmıhı taşımaktadır
Sonuç olarak, çıplak, kan revan içinde ve acıdan kıvranarak, başka iki mahkûmla birlikte, Kudüs sokakların dan süründürülür. Çarmıhı taşımaktadır. Saraydan çıkılıp muhtemelen şehrin yukarı kesiminden geçilir, Hippikus kulesinin yanındaki Gennath kapısından çıkılıp Golgotha’ya -«kafatası biçimindeki yer», şehrin kuzeyinde eski bir taşocağının ortasında bulunan bir tepe- kadar gidilir.
İdamlar, halkın şehvetli bir korkuyla katıldığı gösterilerdir. Yandaşları İsa’yı zar zor görmüş olsa gerek. Aralarında Mecdelli Meryem’in de bulunduğu az sayıda kadın, en azından sonradan çarmıhın yakınında durur. Çarmıhın üzerinde, suçlunun cürümünün ilan edildiği bir levha vardır: INRI, «Nasırsalı İsa, Yahudilerin Kralı». Ama müritlerin hepsi kaçmıştır. Markos’un anlattığına göre, İsa sabah saat dokuz sıralarında çarmıha çivilenir.
Çarmıha germe, Roma hukukunun en onur kırıcı, en utanç verici ve en çok acı çektiren ölüm cezasıdır. Suçlular ve köleler böyle idam edilir. Kurbanın bağlandığı ya da çivilendiği, çapraz ya da T biçiminde bir direk olan çarmıhın yüksekliği yaklaşık mahkumun boyundadır..
İsrailli arkeolog Vassilios Tzaferis, Haziran 1968′de Kudüs’te, İsa’dan sonraki birinci yüzyılda yaşamış varlıklı bir ailenin mezarını buldu – ama bu aileden bir suçlu ya da asi de çıkmış olmalı. Çünkü Yehohanan adında bir adamın (20′li yaşlarının ortasındaydı) iskeletinde, çarmıha gerilişinin izleri görülüyordu: Sağ topuk kemiğine, uzunluğu 11 santimetreyi bulan bir demir çivi saplıydı, çivinin başı bir tahta levhayla genişletilmişti.
Tzaferis, Yehohanan’ın çarmıha çivilendiğini tahmin ediyor. Çivi başının altındaki levha, suçlunun ayaklarını çividen ayıramamasını sağlamış. Ancak suçlu öldükten sonra ceset çarmıhtan alınırken, çivi kemikten çıkmamış. Çarmıhın zeytin ağacından yapılma sert tahtasına çakılırken eğilip ters kanca gibi olmuş. Yani aile idam edilen kişiyi, hâlâ ayağına saplı olan çiviyle, tahta levhayla ve çarmıhtan kesilmiş bir parçayla birlikte toprağa vermiş. Öte yandan Yehohanan’ın elleri ve kollarında yaralar bulunmadığından, Tzaferis onların çapraz kalasa bağlanmış olduğunu tahmin ediyor.
Read More about İsa çarmıhtan indirilirken