Cabarnet Sauvignont

0
554

Soru: Adanın yerel lezzetleri ve bunların geliştirilmesi hakkında bizi bilgilendirebilir misiniz?

R. Soley: Yerel lezzetler, bizim en hassas olduğumuz konuların başında geliyor. Cabarnet Sauvignont’nun işlemleri 100 yıllardır sürüyor ve henüz kökü bulunamadı. Biz kendi adımıza böyle bir çalışmayı ada üzümleri için başlattık. Uzun yıllar sürecek bir çalışma bu. Vasilaki adadaki 2 beyazdan bir tanesi. Çavuş ise sofralık. Vasilaki daha çok şaraplıktır. Biz, Vasilaki’de bir potansiyel olduğunu gördük ve bunun ancak gidilip, aranarak bulunabilecek ve ortaya çıkartılabilecek bir potansiyel olduğunun bilincindeyiz. Geçen sene bağlarımızda en yakışıklı Vasilakileri seçmeye başladık. Bir baktık ki dört ayrı grup var. Bunları da ayırmaya başladık karakteristik özelliklerine göre. Bugün bu üzümü “ari” hale getirmeye çalışıyoruz. Çünkü bu şekilde potansiyelini görme şansı yakalıyoruz. 4.5 yıl sonra ilk meyveyi alıp bakacağız.

5 yılın sonunda da ne olup olmadığını göreceğiz ve sonuca göre bu bir 5 yıl daha sürecek ardından yine yıllar. Eğer amacınız yoksa gideceğiniz bir yol yoktur.

Biz işte bunu yapmaya çalışıyoruz. Türkiye’deki en iyi beyazı yapmak için uğraşıyoruz. “Vasilaki’den şarap yapmasak da olur!” diye düşünebilirdik de. Hiç bilinmeyen bir üzümün doğmasını sağlıyoruz ve bu büyük bir risk. Nesli tükenmiş bir üzümü yaşatma çabasındayız nestinarstvo bulgaria tours.

Elimizde bu ülkenin bu toprakların çok önemli bir sermayesi var

Hangi toprakla çalışıyorsanız ona uygun bir ağaç bir kök seçmeniz gerekiyor. Varmak istediğiniz yolda önünüzü açıyorsunuz. Elinizde düzgün sağlıklı, belirli kriterlerle yetişmiş bir üzüm yoksa hangi yapım yöntemi, hangi teknolojiyi kullanırsanız kullanın iyi şarap elde edemezsiniz. Biz yapmak istediğimizi, şaraptan geri gelerek bulmaya çalışıyoruz. Hedefimiz belli ve 5 yıldır geriye sarıyoruz, ilk şaraplarımız Türkiye’nin en iyileriydi. Diktiğimiz bağların hangi hedefi vuracaklarını önceden biliyorduk çünkü Bağbozumu’nda Türkiye’deki en iyi şarapları yaptık.

Soru: Dışişleri Bakanlığı ile yürütülen çalışmalardan, Şarap Turizmi ve Bozcaada’daki gidişat üzerine ne diyebilirsiniz?

R. Soley: Bugün eski bir projem hortlamış vaziyette. Dışişleri Bakanlığının yürüttüğü proje, Ukrayna, Gürcistan, Ermenistan, Azerbaycan ve Türkiye’nin şarap yollarının tanımlanması ve bir turizm aktivitesinin oluşturulmasını amaçlıyor. Bunun hem üzüm hem de şarap üreticilerine, gastronomi ve oteller bacağına katmadeğer sağlayacağı bir program yürütüyor. Ege Bölgesi ve artık Ege Adaları ile dünyanın belki de en sofistik e şarap yollarından birine sahip olacağız. Bu etkileyici bir proje çünkü her adada, ilde veya ülkede bir Efes olması gerekmiyor. Ama buralarda bağlar ve peyzajlar vardır. Bu da bir sermayedir ve gösterilmesi gerekmektedir.

Bu anlamda, biz Bozcaada’yı Türkiye’nin en sofistike, bağ ve gastronomi alanı olarak oluşturmaya çalışıyoruz. Bağcılar artık bağlarına daha çok özen gösteriyorlar. Slow Food Bozcaada’yı kuruyoruz. Yemeklerin tanımlanması farklı olanların belirlenmesi gibi bir klasifikasyona gidiyoruz. Bozcaada iyi olma çabasında; Belediye’nin yolları süpürmesinden ilaçlamasına, lokantaların masa örtüsüne, pansiyonların çarşaflarına kadar gelişme yönünde bir çaba var adada. Bir üst sınıfa geçmeyi

istiyor. Adada hem rekabet hem de gelişime ayak uyduranlar var. Önemli olan işi lokomotife takmak. Biz Corvus olarak, adadaki katmedeğerlerin artamasını sağlayacağız. Bunun şarabımıza bir katkısı olmaz. Bütün ada iyi şarap yaparsa, plajları, lokantaları, otelleri, pansiyonları iyiyse, bu bir başarıdır. Corvus’un şarapları markette zaten bulunuyor. Kimse zaten sadece Corvus için gelmez Bozcaada’ya. Önemli olan toplam kalite kavramını kurabilmektir. Soru: Türk Şarapçılığının geçmiş ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

R. Soley: Türk şarapçılığının treni gidiyor, enteresan olan bunun lokomotifinin bizim oluşturuyor olmamız. Ben de birilerinin peşine takılmış gidiyorum. Her zaman önünüzde biri vardır yoksa oturduğunuz yerde kalırsınız.

Türk şarabı kimliği kırılacak.

The Guardian’daki yazıda, “Türkiye’ye gidenler artık iyi Türk şarabı içebilecekler” deniyor. “Artık” deniliyor, bu çok acı.

Bu toprakların bize verdiğinin bir adım fazlasını onlara geri vermeliyiz. Ben burada sadece bekçiyim ve bu şarap kültürünü koruyorum.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz